Çok korkuyorum
Yıllardan 2019, yakın arkadaşım Merve ile tatildeyiz; o İstanbul’dan ben Londra’dan gelmiş; sevdiğimiz İzmir’de buluşmuş, özlem giderip ılık bir yaz gününü birlikte karşılarken Merve bana şöyle dedi; “Böyle hissettiğini hiç düşünmemiştim. Ben de oh ne güzel geziyorsun, eğleniyorsun, çalışıyorsun.” diye düşünmüştüm.
Oysaki neler hissetmişsin.. Davranışlarımız görünür ama duygularımız aslında görünmez onları daha kolay saklayabiliriz. Tabi bu her duygumuz için mümkün değil mesela korkularımız…
Hiç saklayamadığım duygularımdan biriydi.. Köpek ve kedi korkum.. Babam çocukken köpeğini anlattığında o öldüğünde günlerce ağladığını söylediğinde hep bu sevgi ilişkisinin nasıl olduğunu merak ederdim. O sevginin “nasıl bir his” olduğunu çok merak ederdim. Çocukken hiçbir köpeği ve kediyi kucağıma almadım ve sevemedim.
Ancak yetişkin olduğumda bunu başarabileceğime karar verdim.
Artık bireydim, bunu başarabilirdim inancı taşıyordum ancak çok korkuyordum o sevgiyi yaşamak, hissetmek istiyordum. Çocukları, bebekleri bu kadar severken bu duygunun nasıl bir his olduğunu zihnime sürekli tekrarlasam da kalbim öncelikle bu korkuyu aşmak istiyordu. İngiltere’de yaşamaya başlamak bana bu konuda çok yardımcı oldu, hayvanlar birer canlı olarak görüldüğü, saygı- sevgi gösterildiği için sevgi dolu ve zararsızlardı. İngiltere’nin bana kazandırdığı güzelliklerden biri diyebilirim.
Ufak ufak dokunmalar derken korkum azalmaya başladı. Ancak bir köpekle kediyle bir arada olmak, uyumak yani bunlar “imkansız” dı benim için..
Sonra hayatın akışının bana getirdiği bir şey oldu bir ay boyunca Garfield’in bakımını üstlendim, ona baktım. Hayatın akışı sana böyle bir şey getiriyorsa “kabul et Yağmur, hadi yargılama ne olacak, yapabilirsin.” dedim..
En fazla ne olabilir diye telkin ettim o duyguyu “gerçek duyguyu” merak ediyordum..
Zihnimi yönetmek için çabaladım ancak en önemlisi sanırım aradaki sevgi bağını kurmak ve korkumun üzerine gitmekti.. Bir mucize oldu.. İmkansızı yaratan zihnimin karşısına kalbimin cesaretini cesurca ortaya koydum.. Ve böyle sevgi hisleri ile boyalı fotoğraflar çıktı..
Sayısız öpücük, kokumu içine çeken bir canlı , kokusundan rahatsızlık duymadığın bir canlı.. Bebek gibi insan gibi. Aşk hali aslında.. Aşk da üzerine uzun uzun düşünebileceğiniz bir şey değil bence…
O an o kişi.. Bir anda yıllardır tanımadığınız ve bir anda yıllardır tanıyormuşsunuz hissi. Tesadüfler .. Bir fotoğraf karesine maskelerden sıyrılıp çocuk olma haline geçiş..
Yanılgıysa da kırılan kalbim olsun hali. Yüzyıllardır hep böyle olmuş, masallara, öykülere, romanlara, filmlere, müziklere konu olmuş .. Beyninizle düşündüğünüzde ise ne tuhaf aslında..
Böyle fotoğrafları da bence her kedi ve köpekle çekilemezdim. Birbirimize çekilmemizin hepsinin nedenleri illa ki vardır. İnsanın insana olduğu gibi.. Yoksa herkes sınırsızca aşık olur değil mi..
2017 yılında mutluluk nedir diye sormuştu, Kurum Koordinatörüm; O zaman ona verdiğim cevaplar farklıydı, yıllar sonra tekrardan konuşalım demişti..
Babam beni çocukken 5 kere öperdi önce iki yanaktan sonra gıdıktan sonra alnımdan sonra burnumdan öyle içinden gelirdi, bende çok mutlu hissederdim. Garfield’da beni burnumdan öptü, kedi niye burnumu öptü diyerek Google’a sormuştum, aşk öpücüğü anlamına geliyormuş..
2025, Göbeklitepe’den muazzam Mezopotamya ovaları sağımızda solumuzda ilerlerken 3 yaşındaki biricik İlham bana şu soruyu soruyor;
Neden bizim evimize geldiniz? Ben de ona çünkü Sizi Seviyoruz, dedim, gülümsedi ve öpücük…
Mutluluk nedir’e cevabım sevgi yani bolca öpücük ..
Sonra 2020 yılına dönüyorum, Merveyle bu sefer Bozburunda tatildeyiz. Aynı otelde kaldığımız çiftleri gözlemliyorum, sahilde iki çifte bakıyorum. Sadece sessizlik, hiç etkileşim yok, konuşma yok.. Merve diyorum baksana şunlara mutsuzlar, gülümse gibi duygular hiç yok ve bir aradalar nasıl tatil keyfi bu.
Merve’de dinleniyorlardır, alışkanlık olmuştur, diyor.. Ben sanmıyorum, diyorum… Sonra denize atlıyorum..
Kulaklarımda, Merve’nin yolladığı şarkılardan biri çalıyor: “Bir anda kalbin tutuşacak, Elin ayağın doşaacak, En güzel aşkı bulacaksın, Güneş batarken onunla karşılaşınca, Aşkı bulacaksın onunla, Birşeyler söylemek için dilin tutulunca, Her taraf aydınlık olacak, Ve gözlerin kamaşacak, Bu ne biçim iştir diye bana sorma, Her ne halin varsa kendin gör, Bu ne biçim aşktır sızlanıp yakınma, Dünyada senden mutlusu yok, Bak haberin olsun aklını kaçırma, En güzel şey bu hayatında, Ve sakın unutma kulak ver dostuna, Dünyada senden mutlusu yok. “
Ardından şu şarkı çalıyor; “Sevgi güzellik ister , Güzellik emek ister, Güzellik tende değil, Yürekte ateş ister, Aşkların en soylusu, Birken birçok olandır. Sevginin en güzeli, Paylaşılan emektir. Aşkların en soylusu, Birken birçok olandır. Çıkarsız ve sınırsız, Paylaşılan yürektir…”
Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.. Yanılıyorsun.. Bazı şeyler kalır ..