Senin hikayen ne renk?
Geçen gün yaşam deneyimleri üzerine konuşurken yeniden tüm dünya üzerinde herkesin farklı farklı hikayeleri olduğunu gözlemledim. Herkesin farklı farklı hikayeleri vardı kimisi bu hikayeleri sıcak renklerle boyarken kimisi ise soğuk renklerle boyuyordu. Bazısı tek bir renk bazısı karanlık bazısı ise aydınlık renkler ile.. Peki neden her yaşam hikayesinin rengi farklıydı?
Bir şiir var şöyle diyor, şair.. “Hikayeme bir hayat yazmak istiyorum..”
Kelimelere etimolojik açıdan baktığınızda hayat sözcüğünün hayatın içerisindeki ilişkiler ile bağlantılı olduğunu ve farklı dil etimolojileri ile baktığınızda ise bu bağlantıları daha geniş açıdan kavramanıza yardımcı oluyor..
Hikayemiz nasıl oluşuyordu..? Küçük küçük adım adım büyüyen hikayeler.. Bizler bir hücreydik sonra embriyo olduk sonra bebek, çocuk, yetişkin… Ve bunlar oluşurken üstümüzü örtüğümüz bir tabaka var o da derimiz.. Duygularımızın, kaygılarımızın da dışavurum yeri.. Tenimiz.. Tenimiz bir hikaye oluşturuyordu bize, büyüdükçe geliştikçe adım adım.. Sonra da aslında bir dışavurum yeri olarak karşımıza çıkıyordu.. İçimizde büyüyen ne varsa, onu taşıyan kabuk…
Cennetin Doğuşu romanında şu satırlar geçiyor:
“Çiftlik evinin etrafı güzel değildi- hiçbir zaman güzel olmamıştı. Etrafta çerçöp vardı, bakımsızdı, köhneydi, gelişigüzeldi; hiç çiçek yoktu, yere kâğıt ve tahta parçaları saçılmıştı. Evin kendisi de güzel değildi. Barınmak ve yemek pişirmek için yapılmış sağlam bir kulübeydi. Çiftlik de, ev de kasvetliydi, sevilmemiş, sevgisizdiler. Özlenecek, dönülecek bir ev, bir yer değildi” (Steinbeck, 2017: 75).
Ve o hikaye bir ev içerisinde başlıyor.. Kimse kimsenin hikayesini bilmiyor ama herkesin herkes hakkında bir öngörüsü var.. Bir çocuk olarak hayata masumca gözlerimizi açıyoruz hiç bunun farkında bile değiliz sonra kötü seçimlerin ve iyi seçimlerin sonucunu yaşamak zorunda kalıyoruz. Carl Jung- Bilinç- Bilinçdışı kitabında bu seçimlerin bilincimizi ve bilinçdışımızı nasıl şekillendirdiğinden bahsediyor..
Gözlemliyoruz, öğreniyoruz, büyüyoruz, yeşermek istiyorsak yeni bir bahçe inşa ediyoruz, bahçemizi oluşturuyoruz derimizi güzelleştiriyoruz.. Bahçemiz güzelse yeni sarmaşıklarla daha büyük bir bahçe inşa ediyoruz..
Bahçeyi dönüştürür, yeni tohumlar ekeriz, ağaçlar yeniden büyür..
Yas ve yaşamda birbiriyle çok benzer.. Kabul etmekte zamanla daha da kolaylaşıyor, yaşamaya gönlünüz var ise yola devam etmek gerekiyor..
Yapacak bir şey yok “kabul ettim.”
Hikâyemizi biz yazmıyoruz sadece. Hikâyemiz, yaşamdaki bağlarımızla, seçimlerimizle, hayallerimizle, şanslarımız, şansızlıklarımız, umutlarımız, umutsuzluğumuz, acılarımız, gözyaşlarımız, mutluluklarımızla şekilleniyor..
Renkleri karanlıktan doğmuş bir aydınlık sıcak tonlar ..
Bir gün hikayemi renkleriyle anlatacağım. Aydınlık hayallerimiz filminde karakter şunları söylüyor: “Kaderinden kaçamazsın..” #yolda