31 günde devriâlem; bu yolculuktan ne elde etmişti?

Film Yönetmeni ve Senaryo Yazarı Krzysztof Kieślowski, “Sinema hiçbir şeyi değiştirmez; ama insanların birçok şeyi anlamalarını sağlar. Dünyayı değiştirecek olan şey filmler değil, o filmleri izleyen insanlardır.” diye düşündüren ve umut yaratan ‘iyi’ bir cümlesi var. Bu cümleden yola çıkarak çocukluğumdan beri okuduğum kitapların, izlediğim filmlerin hayatıma altın yaldızlı etkisini bu yazıya koyduğum isim ile birleştirerek bağdaştırmaya çalışacağım. “80 günde devrialem” kitabı bir modern klasik. Fransızca’dan çevrilen bu eser uzun yıllar boyunca Londra’dan hiç ayrılmamış bir Phileas Fogg’un #yol hikayesini anlatıyor.

Tüm Dünya’yı 80 günde gezmeyi başaran Fogg’un hikayesi ortaokul- lise geçisi döneminde hayatımızdaki tüm dengelerin  depreme uğradığı bir zaman kırılmasında bana umut veren eserlerden biri. Kitap benim için o dönem “ne cesaret” ünlem cümlesini ifade ediyordu. O dönemlerde anlamdıramadığım yarınlarıma “insan sadece yemek yemek, uyumak ve sorumluluklarını yerine getirmek için mi dünyaya gelmişti? cümlesini sorgulatan bir iz bırakmıştı.

Çocuksun ve o dönem anlamlandıramadığım, iz bırakmadığını düşündüğün nice cümle, olay, olgu ve his gibi.  Ortaokulda okuğum, epsilon yayınları serisi, İpek Ongun serilerinden daha farklı hissettiren beni daha çok heyecanlandıran bir öyküydü.  Bunun bir nedeni vardı, elbette sonradan anlamlandırdığım; büyükleriyle çok sohbet eden, gözlemleyen, merak eden, seven, sevilen ve dedesiyle çok konuşan bir çocuktum.

Dedem’i hep kravatı, takım elbise ve bana o dönem çok büyüleyici gelen fötr şapkasıyla hatırlıyorum. Bu bir aynı zamanda Fransız ihtilali ardından Cumhuriyet’in kazandırdığı değerlerden. 1920’li yılların Fransız etkilerinin yansımalarıymış meğerse çok sonradan öğreniyorum. Büyüyünce öğrenirsin, misalinden.  Fogg’un o dönemki serüvenini dedemle bağdaştırıyorum; dedemde Doğu’dan Batı’ya bir yolculuk yapar, sonra Batı’dan Doğu’ya doğru yol alırmış. Fogg’un da 80 günde tüm Dünya’yı dolaşabilmesinin sırrı, meridyen hesaplamasında yatıyordu. Zaman hesaplamasıyla Doğu’dan başladığı yolculuğunu Londra saatine göre 80 günde bitirebilmişti ve bunu önceden hiçbir planlama yapmadan, havayolu kullanmadan başarmıştı. Konfor alanını terk ederek birçok deneyime kucak açmış, yolculuğun sonunda ise mutluluğu bulmuştu. Sadece Reform Kulübüne gidip, oyun oynayan, gazete okuyan, Londra’yı terk etmeyen Fogg’un yaşam öyküsü 80 günde başka bir biçim, olasılık almış ve evrilmişti.

Nasıl bir deneyim değil mi?

2016 yılında çıktığım Avrupa yolculuğu ardından 2018 İngiltere yolculuğu sonrasında Hint Okyanusu’nun incisi Sri Lanka’dan başlayan 2023 Asya yolculuğu farklı yaş ve zaman dilimlerinde olsa da insanın kendini kendisine gösteren ve karşılaştıran bir süreç yaşatıyor.

Başlangıçta belirttiğim gibi insan neden yolculuğa çıkar? Yolculuklara çıkma nedenimiz neden? Mr. Fogg neden bu yolculuğa çıkmıştı, ben neden çıkıyordum? Jacob Levy Moreno tarafından geliştirilen Psikodrama karşılaştırma kuramı da bunu esas alıyor, karşılaşıyoruz, karşılaştıkça farkına varıyoruz. ‘İyi’leşiyoruz.


31 Günde Hint Okyanus’una Sri Lanka’ya doğru olan Malezya, Singapur, Tayland rotamın cevabını Singapur’da bir duvar yazısından ve Malezya’dan gözüme çarpan bir duvar yazısı ile alıntılayarak vurgularsam şöyle alıntılıyabilirim;

“ I once dreamt of a life where all was how imagined it to be.” (Mike, Julie 2019)

“ I followed my heart and it led me here.” (Bilinmeyen)

Kalbinin sesini dinle, hayatını hayallerindeki gibi tasarla.. Bu hayaller beslendiğimiz kaynaklardan ileri geliyordu. Deneyimlerimiz, çevremiz, ailemiz, okuduğumuz kitaplar, filmler, mentorlerimiz, öğreticilerimiz…

Geçen gün bana yolculuğunu tek bir cümle ile tanımlarsan ne söylersin diye soruldu;

“Bildiğiniz gibi değil.” diye cevap verdim.

Sartre, “Öteki cehennemdir.” diye ifade ediyor. Bilmediğimiz, görmediğimiz, tanımadığımız her doku bize siyah gözüküyor oysaki tüm renkler beyazdan oluşuyor.

Phi Phi Island’da plaj partisinde Hindistanlı bir arkadaş Asya’da Avrupalı, Avrupa’da ülkemi söylediğimde Ortadoğulu gözüken ben için  “Avrupalılar Hindistanlıyım dediğimde garip yaklaşıyor, arkadaş olmuyor sen öyle değilsin derken cevabım tanımak için bakmıyorlar ki oluyor, bu gezi boyunca Avrupalı gençlerin cesaretine ve sistemin bunu teşvik etmesini bir kez daha düşünürken bir bakıma da keşke doğu toplumlarındaki gençlerde bunu yapabilse diye hayıflanarak dezavatajlılığımızı düşündüm.

Bangkok’da aynı odayı paylaştığım Almanya’dan gelen Hukuk son sınıf bir kadın öğrencinin bir yıl okuluna ara verip Asya’dan başlayan bir dünya turuna çıkmasını öğrendiğimde ise şunu düşündüm; Dünya’yı görüp anlayan bir gencin adaleti, hakikati ile bunu yapma olanağı olmayan bir gencin avukat ya da hakim olduğunda bakış açısı, perspektifi bir olur muydu?

O bu gençlerden sadece birisiydi.

31 güne Colombo, Jaffna, Kandy, Sigiriya, Galle, Ahangama, Bangkok, Phuket, Phi Phi Island, Kuala Lumpur, Singapur, şehirlerini sığdırırken birbirinden farklı, aynı öykülerle karşılaşmalar yaşayarak yaşam öykümü biraz daha “iyi”leştirdim. Ağırlığımı yeni networklerimle daha da yükselttim.

Londra’lı Fogg Beyfendi’ye olan o çocuk zihnimdeki hayranlığı atıfladım.

Bambaşka ülkelerde bambaşka insanları, yaşam biçimlerini gözlemlerken aslında tüm dünyanın nasıl aynı sistem üzerine kurulu olduğunu fark ediyorum. Gözümde büyüttüğüm her şeyin küçüldüğünü, gözümde küçülttüklerimin nasıl farklılaştığını..

Jung’ın şu enfes ifadesine gidiyorum;  “Büyük olan her şeyi küçülttüm ve küçük olan her şeyi büyüttüm. En uzak mesafeyi en yakınla takas ettim. İşte ben hazırım..”

Bu yolculuktan ne kazandım?

Zenginlik, sizce nedir?

Ne dersiniz; Yolda, mutlaka bir hikaye vardır.

Fotoğraflar ve videolar için Youtube ve Instagram hesaplarımı takip edebilirsiniz.

Instagram: https://www.instagram.com/roadonline/

YouTube: https://www.youtube.com/channel/UC9vfHI2xlQMVtsjCMI19mrw

YoldaTV’ye ücretli abone olmak isterseniz; https://yoldatv.com/abonelik/