“Burası kendi seçtiğim hayat, İstanbul’da şehrin içerisinde kuşların sesini duymuyordum”
Çiray; “Burada Türkiye’yi özlüyorsun, Türkiye’de İngiltere’yi özlüyorsun tam arada kalma mevzusu. Tarifi çok zor bir şey.” diyor.
Bugünün kahramanı Gözde Engin Çiray.. 2.5 yıldır, Londra’da yaşıyor. Bir kadın girişimci olarak Hemşirelikle başlayan kariyerini kendi işini kurarak Anne-Bebek Koçluğu Programı bünyesinde sürdürüyor. Türkiye’de başlayan hayalini tüm Dünya’ya Londra merkezli olarak duyurma yolculuğunda.
Beni buraya merak getirdi, diyor. Gitmek mi kalmak mı? soruma “kalmak” derken şunu söylüyor;
“Büyük bir özlemi kabul ederek kalmak”
Kendin gibi olmayanlarla yaşamayı seçmenin elbette ki belirli sonuçları var. Her seçimin kendi içerisinde ki sonuçları gibi.. Özlemekte bu seçimin bir sonucu..
Londra’da kurduğu yeni hayat deneyimleri ile ilgili sorularıma başlamadan önce 6 Şubat depreminde Londra’da yaşadığı hissi sorarak sorularıma başlıyorum;
Depremi saat kaçta ve nasıl öğrendin? Neler hissettin, peki? Buradaki çevrenden insanların merakı nasıl oldu?
Sabah uyandım. Instagram’ı açtım, binalarda mahsur kalan insanlar vardı. 1999 İzmit depreminde uzun süre çadırda yaşamıştım. Direkt ailem adına korkuyla çığlık çığlığa uyandım. İstanbul’da olmadığını okuyunca derin bir nefes aldım; ancak 10 şehirdeki o görüntüleri izleyince korkunç hissettim. Burada yaşamak bu süreci, çok daha zor oldu. Türkiye’den ailemle konuştuğumda onlar hayatlarına geri dönse de biz burada dönemedik. Burada daha zor yaşadık, bence..
Türk arkadaşlarımızla bir aydır bu konuyu konuşuyoruz tabi ki. Diğer ülkelerden insanlar genellikle ailen iyi mi diye soruyorlar. Hayat, devam ediyor gibi düşünüyorlar. Orada bir anlam karmaşası yaşıyoruz.
Önce biraz seni tanıyalım? Kendinden bahseder misin?
Bebek Hemşiresiyim. Hastanede çalıştığım ilk yıllarda annelerin doğum sonrasında bize çok ihtiyaçları olduğunu fark ettim. Neden acaba böyle hissediyorlar ne eksik diye düşünürek Anne-Bebek Koçluğu Programımı kurdum. Önce Türkiye’de, 2.5 yıldır da İngiltere’de işimi sürdürüyorum.
Ne zaman geldin? Bu hikaye nasıl ve neden başladı? O günden bugüne hayatında neler değişti? Neleri fark ettin? Burası sana ne öğretti?
2.5 yıl oldu. 2.5 yıl önce benim “yurtdışında yaşamak nasıl olur” merakım ile bu yolculuk başladı. Covid-19 süreciyle danışanlarımla eğitimlerim çevrimiçi olmaya başladı. Londra’ya daha önce gelip çok sevmiştim. Böyle olunca acaba olur mu? diye Ankara Anlaşması olarak bilinen Girişimci Vizesine başvurdum.. Kendi işimle buraya gelmek, Türkiye’de kendi işimi yapmak bir hayaldi, daha sonra bunu Dünya’ya taşımak, Londra’ya taşımak beni çok mutlu eden br duyguydu.
“İlk yıl elbette zordu. İkinci yıl daha iyiydi, şimdi ise daha alışmış hissediyoruz.”
Covid-19 sürecinde geldik. 7 ay kapalı geçti, İlk yıl elbette zordu. İkinci yıl daha iyiydi, şimdi ise daha alışmış hissediyoruz. 30’lu yaşlardan sonra geldiğim için kendini tanıyan bir Gözdeydim elbette. Burada ki yeni deneyimler, yeni bir Gözde’yi oluşturdu. Burası kendi seçtiğim hayat oldu. “Acaba burada okusaydım, doğsaydım nasıl olurdu?” sorusunu bana yaşattı.
Dönmek senin için ne ifade ediyor?
Zor bir soru. Geldiğimiz günden beri hep döneriz diye düşündük. Buraya gelmemizin tek sebebi farklı bir dil, kültür, yaşam şekli öğrenmekti. Hep döneriz, diyorduk; ancak Türkiye adına herkesten duyduğumuz “Sakın gelme” , “İyi ki gittin” oluyor ancak biz daha bunu diyemiyoruz, çok üzgünüz ülkemiz adına yaşananlardan ötürü.
Ve bir gün gitmek hala çok istediğim bir şey; ancak bir gün olacak mı bilmiyorum…
“Çocuk büyütürken çok rahatlar”
En şaşırdığın olaylar?
Burası çok sistemli, düzenli diye geldim ama insanlar burada çok yavaş. Bir şeye başvurduğunda günlerce sürüyor. Hala mektup gelmesi çok garip gelmişti. En önemli şeylerini mektupla gönderiyorlar. Kağıt işlerine, sistemin yavaş olmasına çok şaşırmıştım. İşimden dolayı anne, babaları, çocukları çok gözlemliyorum. Çocuk büyütürken çok rahatlar bu yüzden iki, üç çocukları var. Çocuklarını özgürce doğada bırakmaları, dışarıda vakit geçirmenin hem aileye hem çocuğa ne kadar iyi geldiğini gördüm.
“Herkesin kendi mahallesi içerisinde bir yaşam alanı var.”
Burada şehrin içerisinde, “bahar nasıl geliyor? ağaçlar, hangi çiçekleri açıyor?” bunu görüyoruz. İstanbul’da kuşların sesini duymuyordum. Burada ayrıca herkesin kendi mahallesi içerisinde bir yaşam alanı var. Lokal kavramı çok gelişmiş. Bunlar da beni şaşırtmıştı.
“Özlemi burada öğrendim.”
Peki özlemi nasıl tanımlayabilirsin?
Görüp ulaşamamak gibi. Aklın yetiyor da gücün yetmiyor gibi. Özlemi burada öğrendim. Annem, babam yaşlanıyor. Keşke onları daha fazla görseydim, düşüncesi var. Sınırsız bir zamanın olmuyor, Türkiye’ye gittiğimde ve asla özlemini doyurmaya yetmeyen bir durum bu.
“Belki çocuklarımız olduğunda, onların çocukları olduğunda daha fazla ait hissedebiliriz.”
Arada kalmak sana ne ifade ediyor? Arada kaldığın durumlardan bahseder misin, desem?
Son zamanlarda özellikle deprem sürecinde arada kalma hissi daha fazla oldu. Gitmek istiyorsun buradaki yaşamında konforlu ve rahatsın ama yine de ait hissetmiyorsun. Belki çocuklarımız olduğunda, onların çocukları olduğunda daha fazla ait hissedebiliriz. Başka bir ülkede vatandaş olmamamıza rağmen bizi koruyan bir sistem var. Bunun farkındayız. Belki ülkemizde eksik olan korktuğumuz şeyler bunlarBurada Türkiye’yi özlüyorsun, Türkiye’de İngiltere’yi özlüyorsun tam arada kalma mevzusu. Tarifi çok zor bir şey.
“Buradaki sistemli hayata dönmek istiyorum.”
Türkiye’ye gittiğinde ne hissediyorsun özellikle ilk gidişindeki his neydi, peki buraya ilk geldiğindeki his?
Hayatımda ilk kez turist olarak Londra’ya gelmiştim. Büyülenmiştim. Muhteşem güzel gelmişti. Ardından birçok Avrupa ülkesine seyehat ettim. Hiçbiri beni Londra gibi büyülememişti. Yaşamaya geldiğimizde iseçok mutluyum. Buranın ruhu bana çok iyi geliyor. Covid-19 sürecinde gelmiştik, kapanmalar vardı. Karantina süreçleri sonrasında ilk kez Türkiye’ye gittiğimizde sevdiklerimizi çok özlemiştik. 2 ay kalmıştık o zaman. İlk düşüncemiz“Londra’yı çok seviyoruz ama Türkiye’de mi kalsak.Burada da hayatımız güzeldi” olmuştu.İşlerim sebebiyle Türkiye’ye sık sık gidip geliyorum, oradaki düzenimizde devam ediyor ancak hemen buradaki sistemli hayata dönmek istiyorum.
Gitmek mi? Kalmak mı?
Kalmak. Bu kalmanın karşılığında da büyük bir özlemi kabul etmek.
Burada kendini 2. sınıf vatandaş olarak hissettiğin oldu mu?
Çok değil. Yeni taşındığımızda ev arama sürecinde, bürokratik süreçlerde bazen yaşadık ama komşularımızda vs. bunu yaşamıyoruz. Herkes göçmen olduğu için bizim gibi çok insan var.
Türkçe konuşma, yeme-içme ihtiyacı duyuyor musun?
Yemek tabi ki duyuyorum. Bütün dünya lezzetlerini bulabileceğiniz bir ülke Londra; ancak bazen “keşke yakında bir lahmacun alabileceğimiz bir yer olsa” diyoruz. Burada da Türk arkadaşlarımızla bir araya gelince daha çok eğleniyoruz.
Türkiye’ye olan bakış açın değişti mi? Ne gibi farklılıklar görüyorsun?
Bakış açım değişemez. Ailem ve tüm sevdiklerim orada yaşıyor. Burada yaşadıktan sonra kendi ülkende ne olursa olsun, orası senin ülken! Orada daima 1. Sınıf vatandaşsın. Bunca olaydan sonra keşke daha güzel yerlerde olsa ülkem diyorum. Her anlamda verimli topraklara sahibiz. Dünyanın neresine bakarsanız bakın bu böyle.
“Sağlam bir psikoloji istiyor, göç süreci.”
Göç sence ne demek? ve Göç-menlik?
İlk geldiğimde göç etmiş gibi hissetmedim. İstanbul’daki evimizde duruyor. Kültür merakım nedeniyle bu deneyimi yaşamak istedim. Burayı gözlemlemek için geldim. Gün geçtikçe ve kaldıkça daha çok göç etmiş gibi hissediyorum. Bu yolculuğa çıkarken kararlı olmanız lazım. Sağlam bir psikoloji istiyorgöç süreci. Zor bir şey…
“Zor olduğunu gelip yaşayınca gördüm.”
Yaşamadan bilinemeyecek bir kavram. Pek çok arkadaşım Türkiye’den göç ettiği süreçte, onları hep çok destekliyordum. Geldikten ve yaşamaya devam ettikten sonra hiç kolay olmadığını gördüm.
Buraya geldiğin için hayatında neler değişti?
Türkiye’ye her gidiş-gelişimde fark ediyorum. Burada daha kendimle yaşadığım bir yaşam var. Biraz daha doğa ve kendimle iç içe yaşıyorum. Sessizlik içerisinde bir yaşamım var. Ne istediğini daha çok bilen bir Gözde var. Daha kolaylıkla bir şeylerin olabildiğini gördüm. Kuralların daha kendiliğinden olabileceğini fark ediyorum. Daha erken yaşlarda gelseydim buraya, daha farklı bir Gözde olabilirdim. 30’lu yaşlarda geldiğim için çok şey oturmuştu hayatımda ve kişiliğimde eğitimsel olarak farklılaşıyorum. Onun dışında pek değiştim mi emin değilim.
Ruhun ve kalbinde burada mı? Ne düşünüyorsun bu konuda?
Ruhum burada. “İyi ki buradayım” dediğim çok anlar oluyor ama kalbim, Türkiye’de …